Hayalim Bi' Çiftlik

Farkına varmak için #Evdekal

“Cömert doğanın güzel insanlara ihtiyacı var.”

2020 yılının ilk günlerinden beri tüm dünya bir pandemiyle boğuşuyor ne yazık ki.

Çalışmak zorunda olanlar, ama özel araçlarıyla ama toplu taşımayla işlerine giderken, şanslı olduklarını düşünen bir grup, hapishaneye dönüşen evlerinde, bir yandan sosyal medyadan, tüm özverili insanların, özellikle de sağlık çalışanlarının yorucu ve yoğun çabalarını alkışlayarak takdir ederken, bir yandan da dengesini bozulan doğa nedeniyle, hormonsuz, ilaçsız yetişmeyen ürünlerle beslenerek hırpaladıkları vücutlarını, çökerttikleri bağışıklıklarını ilaçlar ve vitaminlerle güçlendirmeye çalışıyorlar.

Öte yandan tam sokağa çıkma yasağı olan ülkelerde yaşam formu özüne dönüyor, hava temizleniyor, sular berraklaşıyor, gökyüzünün mavisi derinleşiyor hatta nesli tükendi sanılan hayvanlar tekrar görülüyor.

Ciddi kayıpların, maddi ve manevi gelecek kaygılarının olduğu bir pandemi esnasında karantinada kalmak, asla içe dönmek, arınmak vs. için bir fırsat olarak görülemez.  buna şükredenlere, teşekkür edenlere kesinlikle katılmıyorum. Kaldı ki kaygılanmak, korkmak, bunların getirisi olarak depresif hissetmek, tepki olarak yemek yemek vs en olması gereken ve doğal duygular ama neden bu duruma gelindiğine dair de şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz için bir uygun zaman dilimi sanırım.

Mesela çok hırpaladığımız ve kendisine karşı mahçup olduğumuz doğaya ve bedenimize ve diğer canlılara daha iyi davranmak, daha iyi bakmak için.

Siz hiç büyük dedenizin, anneannenizin veya babaannenizin bağışıklığının güçsüz olduğunu duydunuz mu? -Hayır, çünkü doğa onları zaten güçlü, yedikleri besinler onları zaten diri kılıyordu. C vitaminlerini dalından kopardıkları ilaçsız portakallardan, bostanlarından yoldukları maydonozlardan alıyorlardı. Hafif öksürükleri olunca veya kırgınlık hissedince kendi kuruttukları ıhlamur çiçeğini sıcak suya atıp, içine kendi kovanlarından aldıkları bi kaşık balı karıştırıp içmeleri yetiyordu.

Kimyasal ilaçlara ihtiyaçları yoktu çünkü bedenlerinin ve zihinlerinin dengesini kimyasalla bozmamışlardı.

Bir düşünün, ağaçsız caddeler, beton binalar yerine deniz kenarında veya dağ eteğinde bir kırsalda yaşasaydınız, organik sertifikalı olan besinlere çuvalla para dökmek yerine (bu parayı kazanmak için çok çalışmak var bir de) kendiniz yetiştirseydiniz, zaten büyük olan şirketinizi daha da büyütmek için kredi çekmek yerine arıcılık kredisi çekseydiniz, 2 yaşında olan arabanızı yenilemek yerine kırsalda bir arsa/tarla alsaydınız, yılların birikimini yatırdığınız evinize kapanmak yerine yeşille&maviyle buluşsaydınız, yürüyüş bandı yerine zeytin ağaçlarının arasında yürüseydiniz ne değişirdi, nasıl olurdu?

Doğala dönün, toprağın, bedeninizin ve tüm canlıların dengesini koruyun. Cömert doğanın güzel insanlara ihtiyacı var.

Bursa’da bir ayakları doğada olan Faz ve Seco yazdı

Dolubaba’da Bir Dağ Evi… – Bursa

Bir Soru Sorun

yorum

Son aktif üyeler

Şu an yakınlarda aktif olan üye yok

Üyeler

Henüz kimse kayıt olmamış!

Çevrimiçi kişiler

Şu an çevrimiçi kullanıcı yok